4 Mart 2013 Pazartesi

KOKOREÇ (cockroach) PARTİSİ  ve düşündürdükleri...
( İnsanlık Tarihi üzerine naif çiziktirmeler )

                                           


                                                                       “kulaktan dogma bilgi öldürür” --  Virgilius


23 Temmuz 2011 gecesi, saat 02:43te Paşa’nın malikanesi önünde füme rengi bir ford fiesta durur. Araç içinde ki 4 kişiden ikisi inerek huzura çıkarlar. Ancak, yalnızca ziyaret saati değil süresi  de gariptir; yalnızca 4 dakika...  bu konuya döneceğimi belirtip, bunun yalnızca bir girizgah olduğunu söyleyeyim.
*********
Biliyorsunuz İncognito’nun da sosyal medyada duyurduğu gibi  (Faceb.//http,36449595-35), bu yıl Kokoreç Partisinin 9. su (dokuzuncusu) idrak edilecek... hayırlara vesile olsun, hayır bir şey dediğimiz yok... aksırıncaya kadar tıksırıncaya kadar yiyiniz efendim, memlekette demokrasi var. En tabii hakkınız bu. Tüyü bitmemiş yetim parkta yatarmış, ne gam...  yiyin efendiler yiyin -- (N.Hicmet-Run DMC).
    Hazır maksat hasıl olmuşken,  sizlere şimdi nasıl bir entrikanın içinde olduğunuzu belgeleri ile ispatlayacağım. Evet 9. Dokuz nedir dokuz ? en nihayetinde bir doğal sayı, değil mi ? masum, tek basamaklı, asal, yasal bir çoğul eki belki de... ahaha ama hiç de öyle değil... Neden mi, şimdi sıkı durun: bu yıl Rock-A festivalinin kaçıncısı yapılacak ? efendim ? sesleri duyar gibiyim; yedi, yedi !...  heyhat, siz onu benim kasketime anlatınız. Yedi ha ... yemezler efendim ... işte açıklıyorum, bu yıl  Rock-A’nın da 9.su düzenlenecek...  evet evet, yanlış duymadınız, yazıyla dokuz (9)... peki bu nasıl oluyor canım efendim... şöyle oluyor güzel kardeşim, gençlerin yılışık bir biçimde eğlenmeye çalıştıkları o yozlaşmış  panayır aslında 2005 yılında başlamış olup, ilk ikisi halka kapalı yapılmıştır. Yaaaa , şaşırdınız değil mi ... evet peki neden halka kapalıydı, ve halka kapalı olan bu “etkinlik” kimlere açıktı ? onu omzu kalabalık olanlara sormak lazım ama, onların çeneleri  apoletleri  kadar şakımaz.  Ha onlar şakımaz da biz susar mıyız. Hayır! Bin kere hayır ! ... 2005 yılı ağustosunda Fethiye’nin Kürkbükü koyunda demirli olan  “Anatolian Treasure” adlı ultra lüks yatta, amerikalı milyarder işadamları ve mossad generalleri ile kimler scoth whisky  tokuşturmuş sorarım ! bazı gitarzenlerimiz o gece özel olarak dalaman havalimanından özel otolarla alınıp, yata servis edilmemişler midir ? o gece eşlerinin alelacele ortadan kaybolmasına anlam veremeyen kimi lojman sakini hanımlar, tereddütte kalmamışlar mıdır ? yaaa, daha anlatayım mı ...   
    İkincisi 18 ağustos 2006’da Dikili’de yine aynı adlı yatta yapılan ve geceli gündüzlü 3 gün süren  bu maskeli balolarda vatan toprağı masaya yatırılmamış mıdır? Silah tüccarları ile komprador burjuvazinin uşakları kolkola “kollara bastı” oynamamışlar mıdır ? biliyorum şimdi kimileriniz ayağına basılmış gibi irkilecekler. Yo yo, hepinizi  itham etmiyorum, iyi niyetli , kavruk lojman çocuklarını tenzih ederim. Ama onlar da bilmeliler ki, bu sosyal faaliyetler hiç de öyle saf birer libido deşarjı değildir.

    KOKOREÇ+ROCK-A = DEJENERE GENÇLİK
    Evet işte böyle aziz Karşıyaka Çocuğu. O yatlarda milyarderlerle karides lüpleten bazı zevat, sizi mangalda sardalya ile geçiştiriyor. Açık konuşuyorum, çetenin tümünü deşifre edemedim ama şunu bilin ki, masum değiliz hiç birimiz. Peki,  İlk iki yılı pilot olmak üzere, ege kıyılarında uygulanan bu festival adı altındaki panayırın kokoreç  (cockroach) partisi ile ilgisi nedir derseniz, siz hiç o gecelerde lojmanın arka bahçesinde ki nahoş ortamda, karanlık bazı tiplerin gelip, paşanın omzu üzerinden eğilip bıyıklarını burarak bir şeyler fısıldadığını görmediniz mi ? paşanın da bu sözlere kah başını aşağı yukarı , kah da sağa sola sallayarak karşılık verdiğini hangi temiz vicdanlı karşıyaka çocuğu inkar edebilir. Hiç kedi sevmeyen o omzu kalabalık, neden o gecelerde kucağında sürekli duman rengi bir kedi ile görülür... ahahaaa evet kalkan kaşları görür gibiyim... duman rengi... yani sis gibi, pus gibi, alacakaranlık gibi... dumanlı havayı kim sevmez !  ya o mualla'yı sandala atıp. ruhumda hicranın'ı söyletme hikayesi ... geç bunları anam babam, geç bir kalem...  kim ne derse desin, bu iki faaliyet birbiriyle sıkıfıkı bir ilişki içinde olan bir çete tarafından organize edilmekte, amerikadan fonlanıp, golan tepelerinde rektifiye edilip, egenin , karşıyakanın temiz delikanlı ve genç kızlarına “ücretsiz” adı altıda servis edilmektedir.  Evet, klanın kimi kalemşörleri de işin içindedir. Kimi uyuşturucu “Baron”ları, Terra İncognito prensleri, dişi militanlar, şöhretin büyüsüne kapılmış biçare davulcular, kılıç yutanlar, ateş kusanlar... daha söyleyim mi ha !  hahaaaa ...  sözüm ona mevlevi kisvesi ve sikkesine meyledenler önce bir aynaya baksınlar. Ya bazı hattatlara ne demeli, masaüstü yayıncılık adı altında gençliği “ayaküstü” yayıncılıkla zehirleyenler, “Cosette” adı altında sefilleri oynayanlar,  Holy (huly) Mother’lar. Habiş ruhlar, kedoşlar ve minnoşları hiç saymıyorum...  suça ortaksınız ! mahkemeyi kübrada görüşeceğiz sizinle... Amerikanın Neo-Can’ları  ile, “Gelin Neo-Canlar bir Olalım” konferansları  tertip edenler kimlerdir ? herhalde tüyü bitmemiş yetimler değil, gözü doymayan  bir kısım zevat... “apoletler şıkırdayınca bülbül susar” ata sözünü hangi birimiz duymamışızdır ? daha söliim mi haa ? ahahahahaa ... o konakta, kara kaplı defterlerde arkadaşının isminin üstü çizilirken el ovuşturanlar kimlerdir, buna bir bakmak lazımdır. Yine o konakta, yılbaşı gecelerinde,arka taraftaki  ikna odalarına alınıp, göz yaşları içinde dışarı çıkan halide edip’lerimiz kimlerdir, açıklansın ! nerden geldiği güya bilinmeyen johnny walker’lar su gibi gecenin koynuna akarken o konağın müçtemilatında hangi öksüzler  kandil ışığında istikbale aşık olmaktadırlar, bunlar da açıklansın ! yaş günü adı altında düzenlenen o kokteyllerde imalı bakışların, göz süzmelerin, eda ve işvenin yeri nedir, ifşa edilsin ! daha söliim mi ha ? hahahaaa...
    Ne oldu şaşırmış gibisiniz, hani bu çocuk süt dökmüş kediydi, hani yere bakan yürek yakan, hani vur ensesineydi al lokması, yaaa gördünüz mü, kahramanın koyunu sonra çıkar oyunu... siz beni o partilere çağırmayın, sonra oooh çalsın sazlar oynasın kızlar... yok öyle yağma, kulaktan dogma.sanıyorsunuz ki, ne ben farkındayım ne de  Polis farkında... ispiyonlandınız kıtipiyozlar, kıpti vezirler, tığnetsiz tecessüm fukaraları... bu yazının bir nüshası karşıyaka kaymakamlığına bir nüshası ise moskovalı yoldaşlara mail olarak yollanmış olup, canıma ya da malıma karşı en küçük bir tecavüzde, gerekli zinde güçler harekete geçecektir. Gece yarısı genelkurmayın ışıklarını yaktırtmayın bana şimdi...  hahaaaaaaa...

Bir Ghost

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder